Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

üstün olan

  • 1 üstün olan

    adj. surpassing

    Turkish-English dictionary > üstün olan

  • 2 kıyak

    1. بهيج [بَهِيج]
    Anlamı: benzerlerinden üstün olan, çok güzel
    2. بهي [بَهيّ]
    Anlamı: benzerlerinden üstün olan, çok güzel
    3. جميل [جَمِيل]
    Anlamı: benzerlerinden üstün olan, çok güzel
    4. حسن [حَسَن]
    Anlamı: benzerlerinden üstün olan, çok güzel
    5. زين [زَيْن]
    Anlamı: benzerlerinden üstün olan, çok güzel
    6. مؤنق [مؤنق]
    Anlamı: güzel, biçimli, düzgün giyimli
    7. مبهج [مُبْهِج]
    Anlamı: benzerlerinden üstün olan, çok güzel
    8. متأنق [مُتَأَنِّق]
    Anlamı: güzel, biçimli, düzgün giyimli
    9. مليح [مَلِيح]
    Anlamı: benzerlerinden üstün olan, çok güzel
    10. مهندم [مُهَنْدَم]
    Anlamı: güzel, biçimli, düzgün giyimli
    11. نسيق [نَسِيق]
    Anlamı: güzel, biçimli, düzgün giyimli

    Türkçe-Arapça Sözlük > kıyak

  • 3 müstesna

    1. طريف [طَرِيف]
    2. ممتاز [مُمْتاز]
    3. نادر [نادِر]

    Türkçe-Arapça Sözlük > müstesna

  • 4 süper

    فاخر [فاخِر]
    Anlamı: üstün olan

    Türkçe-Arapça Sözlük > süper

  • 5 üst insan

    سوبرمان [سُوبَرمَان]
    Anlamı: herkesten ve herşeyden üstün olan insan, dâhi

    Türkçe-Arapça Sözlük > üst insan

  • 6 değer

    1. جسامة [جَسَامَة]
    Anlamı: bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, kıymet
    2. خطورة [خُطُورَة]
    Anlamı: bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, kıymet
    3. شأن [شَأْن]
    Anlamı: bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, kıymet
    4. عظم [عِظَم]
    Anlamı: bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, kıymet
    5. فداحة [فَدَاحَة]
    Anlamı: bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, kıymet
    6. قدر [قَدْر]
    Anlamı: bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, kıymet
    7. قيمة [قِيمَة]
    Anlamı: bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, paha
    8. متمايز [مُتَمَايِز]
    Anlamı: üstün, yararlı nitelikleri olan kimse
    9. متميز [مُتَمَيِّز]
    Anlamı: üstün, yararlı nitelikleri olan kimse
    10. مميز [مُمَيَّز]
    Anlamı: üstün, yararlı nitelikleri olan kimse

    Türkçe-Arapça Sözlük > değer

  • 7 onurlu

    1. شريف [شَرِيف]
    Anlamı: onuru olan veya onurunu üstün tutan, şerefli
    2. عزيز [عَزِيز]
    Anlamı: onuru olan veya onurunu üstün tutan, şerefli

    Türkçe-Arapça Sözlük > onurlu

  • 8 allah

    الله [اللّه]
    Anlamı: kâinatta var olan her şeyin yaratıcısı, koruyucusu olduğuna inanılan yüce ve üstün varlık, yaradan, tanrı, rab, mevlâ

    Türkçe-Arapça Sözlük > allah

  • 9 şaheser

    تحفة [تُحْفَة]

    Türkçe-Arapça Sözlük > şaheser

  • 10 üstat

    أستاذ [أُسْتاذ]

    Türkçe-Arapça Sözlük > üstat

См. также в других словарях:

  • üstün — 1. sf. 1) Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan Zekâsının işlek, hatasız ve çok üstün olduğunu bir daha anlıyorum. R. H. Karay 2) Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üstün — sif. 1. Bənzərlərinə görə daha yaxşı, daha yüksək səviyyədə olan, onları geridə buraxan. <Ərəstun:> Sənətkarlıqla yazılmış balaca bir şerin özü hər hansı sönük bir poemadan qat qat üstündür! S. R.. <Sərətan:> Üstündür hələlik şair… …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • üstün zekâlı — sf. Üstün zekâya sahip olan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • RACİH — Üstün olan. Kıymetli, faziletli ve itibarı fazla olan. * Fık: Beyyinatta, bürhan ve delilin tercihinde delili üstün, beyyinesi evlâ ve makbul olan taraf …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • şaheser — is., Far. şāh + Ar. eṣer 1) Kendi türünde mükemmel olan, üstün ve kalıcı nitelikte eser, başyapıt, başeser Herkes, mektep müdürü dâhil, bu resmin bir şaheser olduğuna kaniydi. S. F. Abasıyanık 2) sf. Değeri üstün olan, üstün nitelikli Atasözü,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • özgün — sf. 1) Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan, orijinal Eskinin doğa ile uyuşan, özgün yapılarını yıkıp yerine yabancı, öykünme, yaratıcılıktan yoksun yapılar dikerek çirkinleştirdik. N. Cumalı 2) Bir buluş sonucu olan, nitelikleri bakımından… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bazofil — is., bit. b., Fr. basophile 1) Baz veya bazikAlkali özelliği üstün olan bitki 2) sf., kim. Baz veya bazik boyalara karşı eğilimi olan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • müstesna — sf., Ar. musteṣnā 1) Bir bütünün veya kuralın dışında olan, kural dışı, şaz 2) Benzerlerinden üstün olan, benzerleri az bulunan Kendisi bu resimlerin hepsinden daha sevimli, daha canlı, daha müstesna bir simaydı. Y. K. Karaosmanoğlu 3) Kural dışı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • süper — sf., Fr. super 1) Nitelik, nicelik ve derece bakımından üstün olan 2) Belli bir normun üstünde olan Birleşik Sözler süper benzin süper çimento süper lise süpermarket süper star …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ana muhalefet — is. İktidarın dışında sayıca en üstün olan parti …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • birinci — sf. 1) Bir sayısının sıra sıfatı 2) is. Zaman, yer, sıra bakımından başkalarından önce gelen kimse, şey Birincisi ne kadar mağrur ise öbürü o kadar yılışık. Y. Z. Ortaç 3) is. Sırada, önem sırasında en üstün olan kimse Sınıfın birincisi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»